Tokat’da bulunduğum bir gün zarfında hükümetin bütün şuubât idaresi
bilhassa muhacirin işleri ile yakından meşgul oldum. Burada muhacirin
vaziyeti şöyledir.
Muhacirlere henüz arazi verilmediğinden şikayet ettiler. Vali Bey arazi
verildiğini fakat henüz verilen arazinin tahdit olunmadığını, fakat
başlandığını söylüyor. Kendi fikrine henüz hane gösterilmemiş muhacirler de
vardır. Ve bilhassa vilayetin kazalarında mesleksizlik yüzünden tehaddüs
eden ahvalin daha feci olduğu oradan gelen muhacirler tarafından
söylenmektedir. Ermeni emvali metruke bağlarının yerliler ve memurin elinde
bulunmasından da şikayet olundu. Buradaki iskan müdürünün raporlarına
itimaden yapılan muamelatın baştan nihayetine kadar şayanı itimad
olmadığına hüküm olunabilir. Ankara’da Vekaletin umum muamelatını
dinlediğim zaman çok memnun olmuştum. Meşhüdatım katiyen bunu tekzib
edecek mahiyettedir. Bunlardan fazla Tokad İskan Müdürü’nün gözleri
heman görmez, elleri titrek bir ihtiyar mütekaiddir. Adem-i vücudu
vücudundan enfadır. Hiç olmazsa muhacirlerin ahvaliyle alakadar olacak,
kazaları dolaşacak faal bir iskan müdüriyetine acilen ihtiyaç vardır. Fakat bu
memur bir iki güne kadar gelip işe başlamalıdır. Samsun mıntıka müdürünün
faal bir zat olduğu söyleniyor. Bizzat bu müdürün buraya gelip kazaları
dolaşarak ifay-ı vazife etmesini emir buyurmanızı rica ederim. Müdür
muavini Osman Bey müdüre vekaâlet edebilir. Bana verilen şikâyet
istidalarını kaffesini gelecek olan müdür tarafından tedkik olunmak üzere
burada Vali Bey’e bıraktım. İskan Vekâleti bütçesinde bu havaliye
gönderilen muhacirinin iskanına kafi para yok mudur. Iskan-ı muhacirin
meselesinin Başvekil tarafından tedvir ve bütün heyet-i vekile alakadar olmak
lazım gelirken, koskoca kadrolu bir vekalet yapmış olmaktaki hata vahimen
meydandadır. Bu nokta-i nazardan bütün muhacirin vaziyeti şimdiden tetkik
buyurulursa meclisin içtimaında ilk teklif bu vekaletin kadrosunun lağvı
olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal
Atatürk’e ait ve Tokat’ta kaleme alınan bu mektup, O’nun ülke
sorunlarıyla çok yakından ilgilendiğini ortaya koyan önemli bir belgedir.
Atatürk’ün Cumhuriyet dönemi yurt gezilerinin amaçlarını ortaya koymak
bakımından da dikkat çekicidir. Bu belgeden de açıkça anlaşıldığına göre; O,
sadece ülke sorunlarını tespit etmekle kalmamakta, aynı zamanda sorunların
çözümü için de somut öneriler ortaya koymaktadır. Bu, Atatürk’ün devlet
adamlığı bakımından ne kadar üstün niteliklere sahip olduğunu
göstermektedir.
Kurtuluş savaşı ve sonraki dönem, O’nun devlet adamlığı özelliklerinin
bütün yönleriyle ortaya çıktığı dönemlerdir. Büyük ve zor savaşın başarıyla
sonuçlanması, barış görüşmelerinin tamamlanması ve Türkiye Cumhuriyeti’
nin kuruluşundan devrimlerin akla durgunluk verecek bir hızda gerçekleşmiş
olmasına kadar her aşama, Büyük Atatürk’ün örnek devlet adamlığının
çarpıcı örnekleriyle doludur.
Bir Türk Anası
“Dumlu’da (Dumlupınar’da) Atatürk’e bir rapor arzetmek üzere dama
çıkarken o damın sahibesi kadın bana dedi ki “Oğlum Paşaya mı gidiyorsun”
Eteğine sarılmış iki adet yumurta çıkardı. “Düşman hiç bir şey bırakmadı şu
iki yumurtacığım kaldı, bunları paşaya götürün paşa bunları yesin”.
Atatürk’e götürüp verdiğim zaman gözleri yaşardı. “Bunları pişirtirin
yiyeceğim” dedi emir neferine.
Atatürk tarafından yazılan not:
Benim için bir tek hedef vardır: Cumhuriyet hedefi. Bu hedefe vasıl olmak
için, muayyen yolda yürüyen arkadaşların muvaffak olması için, tevessül
edilen doğru yolda, namuskârane yolda çok çalışmak ve faal olmak lâzımdır.
Arkadaşlar, benden iltimas beklenmemelidir. Hepiniz benim nazarımda
kıymetli, yüksek kardeşlersiniz. Arama hepinize gösterdiğim hedef, âlî, kudsî
bir hedeftir. Hepiniz oraya müteveccihsiniz. Hanginiz daha güzel hatlarla,
muvaffakiyetlerle oraya vasıl olursanız, onu, ellerimi çatlatıncaya kadar
çarparak takdir edeceğim, alkışlayacağım.
Benden iltimas ve tarafgirlik beklemeyiniz arkadaşlar!
Adam olanlar, insan olanlar, fikirleri olanlar, yüksek ideali alanlar
kıymetlerini göstersinler! Benim size kardeşçe söyleyece-şim şey budur. Bütün
arkadaşlarıma beyan etmek mecburiyetindeyim ki ben o millî hedefe bütün
kütle-i milleti yürütmek için tabiî, ahlâkî bir saikım, bunu isterim. Amma
kim yapar? Kim yaparsa o muvaffaktır.