Atatürk Bozkurt Sevgisi


 
 


Atatürk'ün, Türk tarihine sevgisi ile gelişen Bozkurt sevgisi de herkesçe biliniyor. Çok önceleri kurulan Türk Ocaklarının, Milli Türk Talebe Birliğinin sembolleri Bozkurt idi. Ama resmi olarak Bozkurtun ilk kullanımı Atatürk'e aittir. TBMM hükümetinin 23 Ocak 1922 tarihinde Mustafa Kemal Paşanın emriyle bastırdığı ilk pulda Bozkurt resmi vardır. Ayrıca Türk Ocaklarının Maarif Vekâleti (bugünkü adıyla Milli Eğitim Bakanlığı)nin girişine konulan Ergenekondan Çıkış tablosu, üzerinde Bozkurt resmi bulunan paralar ve diğer posta pulları, Bozkurt marka sigara ve Bozkurt adını taşıyan yolcu gemisi Atatürkün atalarına bağlılığını, Bozkurt sevgisini gösteriyordu.
İstanbul Dârülfünun meşale tutan Bozkurt amblemi aynı zamanda yayın organı olan derginin kapağı
(Bugünkü adıyla İstanbul Üniversitesi)
Atatürk’ün 1928 yılında Türk Ocağı Genel Merkezi binası olarak yaptırdığı Cumhuriyet döneminin en güzel mimarîlerinden olan, günümüzde, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi olarak hizmet veren binanın üst katına çıkan merdivenlerin başına Atatürk’ün isteği üzerine ünlü ressamlarımızdan İbrahim Çallı’nın Türkler’in Ergenekon’dan çıkışını, canlandıran “Ergenekon I” adlı tablosu asılmıştır. Ankara Ulus meydanı Zafer Anıtı'ndaki Bozkurt başı. Atatürk'e hediye edilen Bozkurt heykeli.



Tedavüle Çıkarıldığı Tarih : 5.12.1927
Geçerlilik Süresinin Sonu : 14.10.1942
 
1930


1935
 



2 Ağustos 1926 gecesi Türkiye'nin ''Bozkurt'' adlı yolcu gemisi, Fransız ''Lotus'' gemisi ile Ege Denizi'nde çarpışır. Bozkurt gemisi batar ve 8 Türk denizcisi boğularak ölür. Ertesi gün, İstanbul'a gelen Lotus gemisinin kaptanı tutuklanır ve Türk mahkemelerince 80 gün hapis cezasına çarptırılır. Lotus gemisinin kaptanının karşı çıkışları sonucu dava, Lahey Sürekli Adalet Divanı'na intikal eder. Lahey Sürekli Adalet Divanı, 7 Eylül 1927'de, Türkiye'nin hukuka aykırı davranmadığına karar verir. Bu kararla birlikte ''Geminin adı ve Türk milletinin milli simgesi, Türk özgürlük ve bağımsızlığının timsali olmasından ötürü'', Türk heyetine, Atatürk'e verilmek üzere tunçtan bir Bozkurt heykeli armağan edilir. Bu davadan dolayı, dönemin adalet bakanı Mahmut Esat'a, Atatürk tarafından Bozkurt soyadı verilmiştir. Adı geçen Bozkurt heykeli 1968 yılına değin Anıtkabir'de sergilenmiş, 1968'de Samsun'da Gazi Müzesi'nin açılmasıyla Atatürk'ün birçok özel eşyası ile birlikte Samsun'a yollanmıştır. Bu Bozkurt heykeli 1978 yılına dek Samsun Müzesi'nde sergilenmiş, fakat müzenin deposuna konulmuştur.Konu hakkında araştırmalar yapan Türkiye Gazetesi muhabiri rahmetli Kemal Çapraz, heykelin izini sürer ve Samsun'daki Gazi Müzesi'nde bulunduğunu öğrenir. Müze müdürü Mustafa Akkaya'dan bilgi almak ister. Müdür böyle bir heykelin bulunmadığını söyler. Kemal Çapraz, bozkurt heykelinin müzenin deposunda olduğunda ısrar eder ve nihayet heykel depoda bulunup gün ışığına çıkarılır. Fakat müdür bey, akmazsa damlar misali yine zorluk çıkarmak ister ve heykelin fotoğraflarının çekilmesine izin vermez. Lakin acar gazeteci Kemal Çapraz bakanlıktan aldığı yazılı izinle heykelin fotoğraflarını çeker.
Lahey Sürekli Adalet Divanı'nca Atatürk'e armağan edilen bozkurt heykeli kaidesiyle birlikte 29 sm
yüksekliğinde, 34 sm uzunluğunda olup, kaidesi 30-12'dir.



 



Atatürk Zorbalarla Mücadele



Biz keyfî hareket etmeyiz. Zorba asla değiliz. Yaşamımız bütün çalışmamız, memleket işlerinde keyfî ve zorbaca hareket edenlere karşı mücadele ile geçmiştir. Bizim akıl, mantık, zekâ ile hareket etmek belli özelliğimizdir.

Bütün yaşamımızı dolduran olaylar, bu gerçeğin kanıtlarıdır. Memleket ve millet işlerinde kişilikleriyle, yaptıklarıyla, fikirleriyle zararlı olmak durumuna düşenlere karşı, zaman zaman karşı koyduğumuz olmuştur.

Milleti gerçek iyileşme yolunda yürümekten alıkoymak isteyenlere sert ve amansız olmak eğilimindeyiz. Toplumsal düzenimizi, bilerek veya bilmeyerek, bozucu kimselere izin veremeyiz; bunlar doğrudur. Bizden bu konuda sessiz kalma ve tarafsızlık isteyenleri tatmin edemiyorsak, bunun sebebi, memleket ve millet çıkarlarını her şeyin üstünde gördüğümüzdür. 1925





NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE..